26 Kasım 2009 Perşembe

Sıcak Ayak


Malum havalar soğudu, özellikle benim gibi Ankara’nın Doğu Anadolu Bölgesi kontenjanından dolayı sahip olduğu bir semtinde oturuyorsanız, bunu zaten Ekim’den beri fazlasıyla hissediyorsunuz demektir. Domuz gribi aşısı, açılım(çoğul eki) vb… ile gündemi bolca oyalayan kan emicilerinde, çaktırmadan doğalgaza yeniden yeniden(sonsuzluk işareti) zam geçirip ardından metro altına “Bu zamlarda melihcan vallahi suçsuz Ankaralı, sen eleştirmeye falan kalkma evinde göndereceğimiz makarnanı bekle” pankartları asmasını endişe içinde bekliyorsunuzdur. Bir de benim gibi bünyesinin tüm soğuk algısını tek bir uzvuna yönelten insanlardansanız, soğuk hakikaten çekilmez bir çile oluyor. Demek istediğim hani arkadaş muhabbetlerinde övünürcesine, vücudunun en çok üşüyen bölgesini “Ayy benim ellerim çok üşür!”,”Vayy benim burnum çok üşür!” şeklinde cevvalce dile getiren insanlar vardır ya, işte ben “Lan benim ayağım çok üşür” modeliyim bunların. Bir soğuk muhabbetinde ayaklarımın çok üşüdüğünü belirtmezsem, ekseriyetle 2 gün uykusuzluk çekerim. Hatta muhabbet keyifli gibiyse “Ayağı, götü, başı sıcak tutacaksın hacı!” diyip “Ehi ehi” diye pis pis güldüğümde çokça vakidir. İşte bu nedenle artık evin içinde çift çorap giyerek dolaşmanın, zeminde oluşan soğuk hava akımından bu kış ayaklarımı korumayacağımı varsayarak kendime patik hatta şu hacı dedelerin giydiği deri ayakkabımsı şeyden almaya karar verdim. Daha sonra o deri ayakkabımsı şeyi satın alabilmek için “ Hacca gitmiş olduğuna dair bir belge mi istiyorlar?” acep şüphesiyle araştırmaya korktum ve genç olduğum aklıma geldi. E madem gençtim o halde niçin peluş hayvanlı terliklerden almıyordum da; derimsi şey, patik gibi klasik tercihlerin peşinde koşuyordum? Ahanda bu düşünce sardı tüm benliğimi aklıma girdiği anda. Hem artık ayaklarım hiç üşümeyecekti hem de bir köpek bir kaplan figürüyle oldukça şık bir hale bürünecekti. Dün Emek’de bir alacağım olmasını fırsat bilerek işimi hallettikten sonra normal şartlarda hiç hazzetmediğim 7. Cadde’ye seke seke gittim ve sıtarbaksın karşısındaki ayakkabıcının dışında ki peluşlarla göz göze geldim. Orda konserve marka ayakkabılara benzeyen tasarımdaki takımlı terlikleri görünce Galatasaraylısı olup olmadığını kontrol ettim, göremedim ve satıcı kişisine en son çocukken anahtarlık alırken kullandığım “Abi bunun Galatasaraylısı yok mu?” kalıbını kullanmaktan çekinmedim. Aldığım hayır cevabı beni hiç yıldırmadı ve erkek için olan 2 adet köpekli modelden, leopara daha çok benzeyenini pazarlık bile yapmadan aldım.

Ve işte sevgili okur sizlere artık benimde ayaklarım sıcak, artık çorapları çifter çifter giymem gerekmiyor durumunu anlatabilmek için; kah i.melihcana salladım, kah dolaylı da olsa Galatasaray sevgimden bahsettim. Hea bu arada unutmadan söyleyeyim “Ayağı, götü, başı sıcak tutacaksın hacı!”.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bunlarda Var:

Related Posts with Thumbnails