31 Ekim 2009 Cumartesi

Beyaz Show


Zaten oldum olası çok hazzetmemişimdir Beyaz’dan ama bu sene programı beni gerçekten afakanlarla kanka yaptı.Geçen hafta ve bu hafta(şu an) ısrarla,umutla bi bok olur belki eğlenebilirim umuduyla izledim programı ama keçiboynuzu etkisi dışında bir şey kalmadı ağzımda.Program Facebook’un derlemesi haline gelmiş durumda.Devamlı oradan aşina olunan videolar ,konuklar.Herif İngiltere’den dansçı çocuğu bile konuk etti,yakında Susan Boyle’u da çağırır.Şu an konuklar bile 1 Kadın 1Erkek ,yani feyste günde en az 3 kişinin 15 videosunu paylaştığı dizinin başrolleri.Adı “Talk Show” olarak geçen programda iki dakika kesintisiz süren sohbete rastlamadım henüz.Ya araya bir video ,ya şarkı,ya skeç,ya telefon ya da reklam giriyor.Bir de bana Beyaz artık yaşı ilerledikçe inceden bi ilgi manyaklığına,kıskançlığa bulaştı gibi geliyor ki iyice çekilmez hale geldi program.Bilmiyorum çok sıkıldım…

Edit: Celtics- Bulls maçı varmış Ntv'de ve ben mal gibi beyaz show izledim ilk yarıyı kaçırdım.Ooooff offff!!!

Hasta Güncesi

Sigara içmiyorum!!Tam 5 hatta an itibariyle 6 gündür sigara içmiyorum.Fb-GS maçının devre arasından beri sigara içmiyorum.Hastalık zaten o Pazar günü iyiden iyiye kendini belli etmeye başlamıştı.Sanırım maç skoruyla psikolojide çöktü ve upuzun yıllardır hiç olmadığım kadar hasta oldum.Doktora gittim,kendisi boğazıma bakınca “ıyyy!!” gibi bir tepki vererek moralimi doruk noktaya ulaştırdı ancak güzelce ilgilenerek göynümü de kazandı hani.Verdiği ilaçları kullanmamın ilk akşamı bi baktım yutkunabiliyor gibiyim,üstümde ki ağırlık kemiklerimde ki ağrı gitmiş gibi.Fakat bu saadet içinde uyuyup,ağlamaklı uyanınca gerçekten nevrim döndü.Sabah Zen Boğazının Sağ ve Sol yakalarını birbirine yapışmış halde buldum. Yutkunmak ,bir şeyler yemek içmek beri yanda dursun,derin nefes aldığımda bile yumruklarımı sıkmamı gerektiren bir ağrı hasıl olmuştu.Hastalığın başından bu yana yanıma gelmeyi teklif eden annemin bu önerisine artık boyun eğiyor ve “Gel uleyyn” diyordum ki…

----boşluk------boşluk-----boşluk----boşluk----boşluk----boşluk----boşluk----boşluk----boşluk

…ve şimdi İstanbul’da abimin yanındayım sevgili blog okuru.İçin için hep bi enteresanlık barındırdığını düşündüğüm ailemin bu güne dek gerçekleştirdiği en garip atraksiyona kurban giderek ,bir anda alınan uçak bileti ile buraya geldim ve anne/babam tatilde,yani burada bile değiller. Yemek/İlaç/Uyku ekseninde biraz daha iyi gibiyim şimdilik.Sigara içip yuvarlaklar çıkaracağım anların özlemi içinde ,önümdeki günlere umutla bakıyorum.

26 Ekim 2009 Pazartesi

Hastayımmm

Gözlerim dolu dolu,boğaz şişliğim dışarıdan belli oluyor,yutkunmak ölüm,tüm kemiklerim ağrıyor,üstümde ki yorgan bile ağır geliyor vücuduma,sigara içemiyorum,doktora gitmeye gücüm yok,bir çorba yapanım yok.Yoo yooo acımayın bana,acımayınnnn…!!

23 Ekim 2009 Cuma

HaydiOkuyalım-DinleyelimBunalımaGirelim=)

şiir /şarkı öncesi yass notu: murathan mungan hayranı bir kimse olarak bu şiirini açıkçası ben de birçok insan gibi sezen aksu şarkı yapınca farkettim..annaaeem dedim sezen yine döktürmüş sözlere bakk..ama sonradan sözlerin murathan munganın mükemmel şiiri olduğu tarafımdan anlaşıldı=)veee süper ötesi şiirler arasında yerini aldı benim hafızada..




Eskidendi Çok Eskiden..
Hani erken inerdi karanlık,
Hani yağmur yağardı inceden,
Hani okuldan, işten dönerken,
Işıklar yanardı evlerde,
Eskidendi, çok eskiden.

Hani ay herkese gülümserken,
Mevsimler kimseyi dinlemezken,
Hani çocuklar gibi zaman nedir bilmezken,
Eskidendi, çok eskiden.

Hani hepimiz arkadaşken,
Hani oyunlar tükenmemişken,
Henüz kimse bize ihanet etmemiş,
Biz kimseyi aldatmamışken,
Eskidendi, çok eskiden.

Hani şarkılar bizi bu kadar incitmezken,
Hani körkütük sarhoşken gençliğimizden,
Daha biz kimseye küsmemiş,
Daha kimse ölmemişken,
Eskidendi, çok eskiden.

Şimdi ay usul, yıldızlar eski
Hatıralar gökyüzü gibi gitmiyor üstümüzden
Geçen geçti,
Geceyi söndür kalbim
Geceler de gençlik gibi eskidendi
Şimdi uykusuzluk vakti.


şarkıyı dinlemek isteyenler için
http://www.dailymotion.com/video/x25hg_eskidendi-cok-eskidensezen-aksu_music

şiir/şarkı sonrası yass notu:şiir süper şarkı süper sezen süper klip süper daha n'olsun haydı bunalıma girelim=)

19 Ekim 2009 Pazartesi

Rahmet...

Mine Şenocaklı'nın Ünsal Oskay Hoca'nın vefatının ardından yazdığı yazı için...

18 Ekim 2009 Pazar

Tony Gatlif


Filmleri izlenmeli,müzükleriyle transa geçilmeli,çingan ruhu özümsenmeli…Böyle Buyurdu Zen Efendi..

Aynı şarkının bir erkek bir bağyan yorumunu koyuyorum...Keyif kahyası değilim,rüzgar nerden eserse,canın hangisini isterse o versiyonu dinle...(Peki ya Tony abinin bu en çingan şarkılarından birini önerirken,adeta bir kolpacı gibi In Flames dinlemek?)

13 Ekim 2009 Salı

Uykuuuooo Allah Belanı Versiiieeeennnn!!!

Sevgili blog okuru şu an sinirden kavruluyorummm!!!Son 4 gündür sabah 5 civarı uyuyan bünyem dün gitmem gereken bir yer olmasından mütevellit erken kalktı ve bugün erkenden beynimden vücuduma “uyu” mesajını yaydı. Bende kırmadım kendisini ve saat 10 civarı koydum kafayı yattım.Amma velakin ne oldu saat 2’de tam 2:00’da uyandım.Reva mıdır,normal midir,bünye midir layyn buuu!!! Oğlum uyku bak(yazar burada uyku sistemine sesleniyor,sen üstüne alınma okur),böyle giderse uyku terapistine falan gitmek zorunda kalacaz,senin yüzünden blog okuru Zen’in uyku sorunları blogunu okuyor gibi oluyor kaçıncı yazı oldu bu?Bak sana 2 saat mühlet,sorun çıkarmadan devreye girdin girdin yoksaaaa?!?!Lan yoksa ne ,mal gibi oturacam işte sabaha kadar…

11 Ekim 2009 Pazar

Gelişine Yazmak...

Eylül’den beri rolantide çalışan kafam ,sonunda az biraz içinde halen hücre barındırdığı sinyalleri yollamaya başladı.Net şekilde kendi kendine bir akım başlattığını hissedebiliyorum.Bir anda vahiy gelmiş gibi oldu;sifli-salak modumdan arındım.Sanıyorum adı banker lambası olarak geçen ama bana kalırsa öyle pis bir sıfatı hak etmeyen ,yeşil başlıklı ,yandan zincirle açılıp kapanan süpersonik masa lambamın etkisi büyük.Evde ışıma görevini verdiğim lamba her an kapıdan Nuri Bilge ve Zeki el ele salona gireceklermiş gibi bir ambiyans yaratıyor ortamda,zaten evde ses seda yok,yeminle koltuk altında bir anda oluşabilirler bile.Heaa sevgili okur bir de yüzyıllardır çevreme “Valla alacam layyn” diyerek bıkkınlık getirdiğim yuvarlak hippi gözlüklerime de kavuştum.Efendi gibi gittim muayenemi oldum ,şu yaşa gelmeme rağmen ihmalkarlığımdan ötürü yine doktordan azar işittim ama yılmadım,reçetemi aldım ve optik optik dolaşıp sonunda edindim şahane hippicanları.Saçları da yeniden uzatayım o zaman değmeyin keyfime.

Doktora giderken dolmuşun en ön koltuğuna benim oturduğumu gören şoför yine 4 tekere kavuşmuş Kenan Sofuoğlu hırsıyla abandı gaza ve ben yine bu dolmuşlarda niye emniyet kemeri yok diye hayıflandım(hoş olsa nah takarım ama madem yok o zaman hayıflanmak hakkım).Sürekli böyle oluyor,ne zaman ki Zen ön koltukta,şoförler bas gaza yavrum bas gaza,Zen tırsa tırsa git.Işıklarda dururken ,öndeki arabada yaşı 4 hadi senin için zorluyorum 5 yaşında bir çocuk ,ön koltuktan sarkmış elinde bir oyuncak kamyon.İlk başta en duyarlı halimle kendi ruh dünyama “çocuğun öyle sarkmasına izin verilir mi hiç?” diyerek sosyal mesajımı verdim ardından aptal çocuğun ne yaptığını çözmeye kafa yordum.Kamyonu uzatmış camdan, göremediğim ağzıyla büyük ihtimalle “vuuvv vuuvv” sesleri çıkararak ,uçuruyo mu ne yapıyo damperli kamyonu?Bir kere bana hayal gücü yüksek ,parlak zekalı çocuk ayağı yapmasın hiç…O kamyonu ziksen uçuramazsın.E o zaman ne bok yemeye böyle bir telaşe içerisinde?E çünkü o gerizekalının hayattaki tek mülkü oyuncakları,malını elinden bırakamıyor iki dakika bile mal.Mülkiyet duygusuna bu yaştan bağlı olmak bence pek zararlı,pek pis bişey.Tamam bende oynardım oyuncaklarımla ama gel gör ki böyle hayvan gibi değil,en fazla ekşinmenlerimle arkadaşlarımın barbilerini “öpüştürmüşümdür” ama onu da yapmayan çocuk zaten şimdi moda evinde çalışıyor.Bana kalırsa bi insanın büyüyünce ne bok olacağını oyuncaklarla olan iletişimden anlamak çok kolay.Kıran döken stressiz,relax adam oluyor;özene bezene oynayan,paylaşmayan herifin 17 yaşında saçları beyazlıyor.Bu öndeki arabadaki bebe büyük ihtimalle ikinci gruba dahil ama biraz daha vahim modeli bence.Havada “vuuvv,vuuuv!”,düşündükçe sinirleniyorum inceden. Hayır düşürecek sonra o çilekeş anaya o cefakar babaya zırıltısıyla hayatı yine zehir edecek.Doğduğundan beri zaten gün yüzü göstermedi gariplere ,bir de absürt atrakasiyonuyla o günün ağzına sıçacak.

Biliyorum çok küfrettim bu yazı ama rahatlamam gerekiyordu.Bu rahatlamanın ilk halkası olarak Replikas konserine gittim geçen Perşembe.Konserin sonlarına doğru elektrikler kesildi ,herkes bi anda İ.Melih’e küfretmeye başladı,sloganlara katılarak bende iyice rahatladım. Sigara yasağını bol bol deldim,buradan her seferinde efendi efendi uyaran hiçbir şerefsizlik yapmayan Nefes çalışanlara selam ederim.Elektrik kesintisini fırsat bilerek Disko Topu’nu(fark ettiysen büyük harfle yazdım,saygım büyük) çaldım.Evde varolan küçük disko topum hayvan arkadaşlarımdan birinin dizinde sektirme macerası esnasında ikiye bölünmüştü,yaslar içindeydim.Bu sefer nizami büyüklükte bir disko topum var lan.

Beni keyiflendiren şeyler sayesinde (yazının başı) yeniden kafam çalışabilmeye başladı.Mutluyum,keyifliyim…Herkesi öperim gıdıdan.

6 Ekim 2009 Salı

??SorularSorularAklımdakiSorular??


**bir insanı ne kadar zamanda tanıyabilirsiniz?
**tanıdım diye düşüdüğünüz o an sadece istediğiniz özelliklerini gördüğünüz biri olabilir mi?
**duygular karşınızdaki insanı olduğundan çok daha farklı görmenize sebep olabilir mi?
**birini hem sevip hem de onun hakkında mantıklı kararlar vermek durumları aynı yerde bulunabilir mi?
**EnÖnemlisi: bu işin bir formülü var mı?

5 Ekim 2009 Pazartesi

Yass'ın Haykırma Müessesesi; İsyan-ı Yass #1


**şarjı zırt pırt bitmeye başlayan cep telefonum

**bunalım günlerime sezen aksu'nun "kurşuni renkler" adlı bunalım parçasını arkadaş edip beni dipsiz kuyulara hapseden Zen

**buluşmayı rezil eden kız

**bi b.ktan anladıklarına beni inandırmaları artık çok zorlaşmaya başlayan doktorlar

**bir şeyler yazabileceğime olan inancımı kaybetmeme sebep olan hislerim

**beyinsiz=tiki kızlar(tikisiz hava sahası istiyorum bende)

**maço bozuntusu kendine güvensiz erkekler

**yaptıklarının sorumluluğunu almaktan aciz insan profilleri


isyan bayraklarım havada!!

4 Ekim 2009 Pazar

Haykırma Müessesesi #2

>Tam salondan odaya geçiyordum ki holdeyken Ceza’nın “aramızda uçurum var koskocaman” isimli şarkısı böğüre böğüre çalmaya başladı.Aklım çıktı yeminle.Evde kimse yok,telefonumda-bilgisayarımda böyle bi şarkı yok,tv kapalı…!Eee? Meğer açılmıyo madem allahından bulsun diye kendi haline bıraktığım bir site açılmış ve beni holde duvara yapıştırmış.Cezacım tabi ki seninle aramızda kocaman bir fark olacak ,ben insanlarına evine destursuz zart diye dalmıyorum böyle…Ayrıca klipte zenci lazımsa bana mail yoluyla ulaş,çok hevesli bi arkadaşım var,hem çocuğa okul harçlığı olur hem de sen rapine rap katarsın klipteki zenci sayesinde.

>Beni takım elbiseyle gören arkadaşlarımın ruh sağlığı bozuluyor,ağız burun şekilleri değişiyor.At zkinde kelebek gibi duruyor o takım üstümde(burada ben ne olduğumun bilinçsizliğiyle yazıyor olabilirim ama teşbihte hata olmaz),sanki emanet almışım gibi o ceket üstümde.Zaten alırken satıcının önünde denemiyorum,adam mesleğe ihanet etmemek için satmaz bana o ceketi.O satsa ben almam…

>Mor ve Ötesi isimli lise yıllarımın cenk grubunun Gece isimli şarkılarının hastasıyım.Bugün yemek yaparken(makarna lan,sakin ol),ağzıma takıldı,tam olarak müziğini hatırlayamadım detone ola ola söyledim tüm gün.Dedim böyle olmayacak,indireyim…Sanki Kennedy suikastinin iç yüzünü öğrenmeye çalışıyorum gibi tüm linkler bloke olmuş.Hatta sanki sanki net yarılmış içine girmiş bile diyebilirim ama Levent Kırca tarzı espri şahsıma pek antipatik geldiği için uzak duruyorum böyle bi kombinasyondan(-sanki net yarılmış içine girmiş hanım!-ee hükümet her şeye zam yaparken şarkıyı nete koymayı unutmuştur…Breh Brehh Breeeehh!!!)

>Salondaki çek-yatı açtım(hayatımda ilk kez çek-yat yazdım,çekyat mı çek-yat mı yoksa ÇekYat mı muallaktayım…En mantıklısı çek-yat çünkü işlevini en kral buradan anlıyorsun o masum kanepenin,bi nevi talimatnamesi isminde gizli gibi,sinsi gibi,şahane gibi).Artık tv izlerken uyuya kalsam da 30 cm’lik kanepede eciş bücüş kalmıyorum.Babalar gibi oluyor ama elektrik faturasından inceden tırsmaya başladım son 3 gündür bu şekilde uyuyorum ,rahatlığın verdiği şımarıklıkla.

>Tv başında uyumak demişken ,en çok yarışma programları dinlerken uyumayı seviyorum(Ahmet Çakar’dan bahsetmiştim daha önce),en uyku mahmuru halimle cevaplamaya çalışıyorum soruları,yarışmacı bilemezse “vay mal vaay” diyerek ertesi gün yarışmaya katılıp parayı götüreyim, ertesi gün ilk iş netten başvurayım şu yarışmaya diye gazlanıyorum.Sonraki geceye kadar aklıma bile gelmiyor bir daha.

>Kendime çekirdek yemeyi yasaklamam lazım, ya da kabuklar içim leğen kullanmam.Tüm salon çekirdek kabuğu lan!Kendimden yıldım!

2 Ekim 2009 Cuma

Hoşgeldin..


Hoş geldin!

Kesilmiş bir kol gibi

omuz başımızdaydı boşluğun...

Hoş geldin!

Ayrılık uzun sürdü.

Özledik.

Gözledik...

Hoş geldin!

Biz bıraktığın gibiyiz.

Ustalaştık biraz daha taşı kırmakta,

dostu düşmandan ayırmakta...

Hoş geldin.

Yerin hazır.

Hoş geldin.

Dinleyip diyecek çok.

Fakat uzun söze vaktimiz yok.

YÜRÜYELİM....
Nazım Hikmet
yass notu: boynumdaki minik kolye ucuyla hep yanımda taşıdığım,başka bir dünyanın kahramanı olduğuna inandığım şair..fazla söze gerek yok..
yass özürü:ayrılık uzun sürdü..ben de hoşgeldim mi?

Bunlarda Var:

Related Posts with Thumbnails