3 Ağustos 2009 Pazartesi

Koro Halinde Söylüyoruz:Ufff,Puff!!


Bak Ağustos geldi ,yaz mevsiminin uzatma dakikaları başladı artık.Bana göre artık bitmiştir mevsim.Peki Zen efendi ne yaptın biterken yaz ,elle tutulur ne yaptın?Güya Temmuz’da arkadaşımın çeviri bürosuna ışınlanıp okuldaki işim başlayana kadar hem zaman geçirip hem de kendimi faydalı hissedecektim.Planda olmayan Trabzon seyahati ve ardından en samimi olduğum kuzenlerimden birinin evlenmesi benim için muazzam iki bahane oldu statik duruşumu istikrarlı şekilde sürdürebilmek adına.

Bu noktada canımı sıkan şey ,bildiğin kılım kıpırdamıyo hiçbir şey yapmak namına.Ya da bak nasıl cümlelerle oynuyorum ne çakalım havasında şöyle belirteyim yaptığım en iyi şey hiçbir şey yapmamak.Belli dönemlerim olur benim ; dışarı çıkmaya başlarım 1-2 hafta zor girerim eve ,sokak çocuğu olurum,kafama vursan etrafa toz-toprak saçılır o denli.Bir de bunun tersine ekmek sigara gibi zaruri ihtiyaçlar dışında evden hiç çıkmam , sosyalleşebildiğim tek nokta çöpleri almaya gelen kapıcıyla karşılıklı gönüllerimizi birbirimize açtığımız “yaağşamlar” diyalogu olur. İşte benim şuan içinde bulunduğum dönem bu.Da bu sefer ekstra olarak telefon ve internet vasıtasıyla da pek insanlara yanaşmak istemiyo canım.Bu ara evde abim var.Kendisi zart diye getirdiği Prison Break dvdleriyle benim bu ultra-evcimen halimi doruk noktalara ulaştırdı,herifinde bana katkısı budur.

Benim için yapılmadan önceki safhası eziyet gelen ama yapmaya başlayınca ve bitirince bi huzur bi mutluluk yaşadığım bazı şeyler var.Diş fırçalamak bunlardan biri mesela.Her seferinde iğrenç bi sorumluluk gözüyle ,önyargıyla yaklaştığım macun fırça ikilisiyle işim bittikten sonra ;o beyaz parlak bebeklerin aynada , o capcanlı kırmızı diş etleriyle uyumlarını görünce bi anda hayata gol atmış gibi hissediyorum.Hem üstümden yük kalkıyo hem mutlu oluyorum.(Konu neydi nerden diş fırçalamaya geldi deme sevgili okur ,bi şekilde bağlayıp aklını alacam). Beni erindiren diğer arkadaşımızda duş.Çok kişiden duyduğum bende de tecelli bulduğu haliyle duşa girmeye feci üşenip,elli saat çıkmıyorum.Bi de duşa girerken müzük setime dayıyorum arada bi Tool’u bi Judas’ı ,ses yalıtımının evlerdeki en zayıf noktası olan banyodan komşulara “Abaaov nası da sert nası da asi bi insanmış bu 2 numero böyle?” deme fırsatı yaratıyorum.Duş telefonuyla aramazıda ki Don Kişot vs Değirmenler ilişkisine mutabık olarak aralarda gaza gelip yaptığım kafa sallama hareketlerim ,banyo bitişi sırılsıklam yerlerin silinmesi gerekçesini yaratsa da, muzaffer bir komutan gibi duş telefonuna pis bir bakış attığım mekan oluyo ve adım atarken çıkan şşılap şulop sesleri ortama farklı bir hava katıyor doğrusu.

Neler söyledik: yaz bitiyor,bomboş oturuyorum,diş fırçalama ve duş aktiviteleri başlangıçta bünyemi üşendiriyorlar.Ve konuyu bağlıyorum,bak bu kadar bağıra bağıra belli ediyorum ki arkamdan laf edilmesin sonra.Lan madem boş oturuyorsun git iki kitap oku seversin sen dediğinizi duyar gibiyim.Evet severim severim ama o arada koskoca bir paragraf yazıyı haybeye yazmadık heralde.Ovv bebeğim gözünde şimşekler çaktı anladın sanırım derdimi.Evet,ben kitap okumaya başlamaya da üşeniyorum.Böyle kitapçılara girdiğimde yada birisiyle kitap muhabbeti yaparken resmen ağzımın suyu akıyo off şunu okusam ne süper olur lan diye ama daha evde hazırda bekleyen 3-4 kitabım var okunması gereken ama ben zaar gibi zaman öldürüyorum adeta.Kitap okumak için bazı ayinsel hazırlıklarım var benim.Mesela odanın ışığını kapatıp masa lambasını açmam ve inceden loş bir ortam yaratmam gerekiyor.İnceden etrafın salaş ama toplu olması gerekiyor,ya klasik müzik,blues ya da Mogwai ,Sigur Ros vb şarkı tercihleri yapmam gerekiyor.Filtre tercih sebebi olup hazırda kahvemin olması ve en samimi kankası sigaranın stok halinde ona eşlik etmesi gerekiyor.En absürt kısım ise ders çalışırken de varolan en salak kıstasım:Benim kitap okurken inceden resmi giyinmem gerekiyor.Resmi derken öyle kravat takmak falan değil(ders çalışırken takmışlığım var),kışsa entel hırkamı yazsa gömleğimsi bir şey giymek,saçlarımı inceden dağıtmak kastettiğim.Böyle odanın kapısını açanın kendisini Jim Jarmusch filminde sanması gerekiyor.İşte başlangıcı böyle yapmam lazım benim yoksa havaya giremiyorum.Eleştirme beni sevgili okur ,bunu arabada giderken çalan bi müziği inceden klip çeker gibi tripsel dinleme olayına benzet illa eleştireceksen.Hea ama işte bu sancılı başlangıcı atlatabilip eğer bi 20-30 sayfayı okuyabilirsem, ondan sonra tuvalette ,otobüste her yerde bitirene kadar okuyorum kitabımı efendi gibi ,öyle saçma salak ayinsel durumlara gerek kalmıyor.Bu noktada kötü huyumda başlayınca bi kitaba başka hiçbir şey yapasım gelmiyor sadece okumak istiyorum.

Eğer ki bu ilk kısmı sorunsuzca halledebilirsem feci şekilde abanacağım okumaya açığımı kapatmam lazım.Yalnız giderayak şunu da söyleyeyim duş,diş fırçalamak,kitap okumak…Bunlar hep çocukken anne ve babamın yapmam için beni deli gibi zorladığı şeyler.Ulan Freud yine çıktın bi yerden,sinsi seni…


1 yorum:

  1. çok mutlu ediyo senin yazdıklarını okumak arkadaşım beni=)/körler sağırlar birbirini ağırlar/=)=)

    YanıtlaSil

Bunlarda Var:

Related Posts with Thumbnails