*sağlık(en çok anneme=))
31 Aralık 2010 Cuma
YeniYılYeniYılHerkeseMutluOlsun.
*sağlık(en çok anneme=))
13 Aralık 2010 Pazartesi
10 Kasım 2010 Çarşamba
Inner-MyPhilosophy
Inner-My Philosophy from Onur Orhun Bozkurt on Vimeo.
9 Kasım 2010 Salı
31 Ekim 2010 Pazar
Tayyip Kırar, Meemet Güler!
18 Eylül 2010 Cumartesi
18 Ağustos 2010 Çarşamba
KariyerDeYaparımTatilDe=)
25 Temmuz 2010 Pazar
Gurbet Eller!!!
Gurbet ellere kaçıyorum ne internet bağlantısı ne telefon...Blogda bi süre ben yokum sizi Yass ile başbaşa bırakıyorum...Öperim...
9 Temmuz 2010 Cuma
Heaa Ona Göre!!
8 Temmuz 2010 Perşembe
Zenana Pilsner
6 Temmuz 2010 Salı
OkulCanımıAldın.
Naci en Alamo
ne bir yerim var
ne de vatanım
bir yangın başlatabilirim parmaklarımla
yüreğimle şarkı söylerim sana
ki yüreğimin teli sızlamakta
alamo'da doğdum ben (aşktan doğdum ben)
hiçlikten geliyorum
ne bir yerim var
ne de vatanım
büyüler seni, acınla şarkı söylediğinde kadınlarımız.
5 Temmuz 2010 Pazartesi
Haykırma Müessesesi #4
> Dünya Kupası’nın başından beri Hollanda taraftarıyım, keşke turnuva öncesi buraya bi yere not düşseymişim, herkeste bi Hollanda sempatizanlığı baş gösterdi adamlar bok gibi oynasalar dahi Brezilya’yı eleyip yarı finale yükselince. Bunca zaman sürekli şahane top oynayıp en fazla çeyrek finale kadar çıkan takım (Yaş itibariyle hatırladığım en eski turnuva 94 DK, zaman mefhumum buradan itibaren işler) en kral özellikleri olan şahane futbolu normale indirgeyince kendilerini yarı finalde buldular. Futbolun adaleti yok hakkaten. Ya da süpersonik insan, milli yorumcumuz Ömer Üründül’dan alıntı yapmamız gerekirse “Tağbi Erdoğan futbol enteresan”.
1 Temmuz 2010 Perşembe
Bu nedir?
23 Haziran 2010 Çarşamba
4 Haziran 2010 Cuma
Geliyoruz!!
Ey blog okuru bi süredir ben şehir dışındaydım , Yass'da kendini finallerine kaptırmış durumda haliyle yazı göremiyorsun burada. Ancak yakında üstteki fotodaki gibi zbam zbamm hem nalına hem mıhına vura vura döneceğiz!! Ha benim Cem'ime ha Uzan'ıma!!!
14 Mayıs 2010 Cuma
to be Simple again...
30 Nisan 2010 Cuma
Deal with the Devil!
18 Nisan 2010 Pazar
15 Nisan 2010 Perşembe
çuvaldız
ne kadar kötü,sevgisiz
bir dünyaydı bu böyle..
insanlar yalan söylüyordu
nasıl güven-ebil-ecektik?
güvenilirliğimize güvenebiliyor
muyduk peki?
7 Nisan 2010 Çarşamba
binbeşyüzblogyuttum=)
6 Nisan 2010 Salı
Goran Bregovic- Gas Gas
Hani müzük gruplarıyla röpörtaj yapılırken sorulan "siz neleri dinliyorsunuz?" sorusu vardır, onlarda ayrı ayrı isimler/tarzlar söyler ve "İşte biz bu çeşitlilikten besleniyoruz" derler. Blogda da o tadı yakalıyoruz benim bu postumla. Hemen bir önceki postta blogdaşım Yass, Frank Sinatra'yı ortaya atmış bende hazır bahar geldi, içimiz gıpır gıpır diyerek Goran Bregovic'den bir şey koyayım. Gas Gas isimli bu şarkı harbiden bünyeye gazın allahını veriyor ve vücutta oynamadık tek bir zerre bırakmıyor dinlerken. Büürrun efenim>>
5 Nisan 2010 Pazartesi
baharsanabayılıyorum=)
*gece 12 buçuk oldu hala sınav için umut verici bir ilerleme kaydedemedim ama mutluyum=)
*notları turuncu sarı pembe kırmızı kağıtlara yazmak ne güzel bişeymiş insan okurken sırıtıyo resmen=)
*dün minik bi çocuk oyuncak arabasını küçük bi kuşla yarıştırıyodu bu gürültüye daha fazla dayanamayan kuş uçup gidince bizimki yaygarayı kopardı beniiiiiiiiiiiii geçtiiiiii diye=)ona bayıldım=)oğlunun büyük(!)derdini önemseyip ciddiyetle teselli eden annesine daha çok bayıldım=)
*en çok sevgilinin yarım saatte olsa göreyim mantığıyla yamacıma gelmesi kikirdetiyo sanırım beni=)
*fotoğrafta yüklicem artık bloga=)
*küçük prensli kolyemmmm var=),onu benim yapan en tatlı kuzine öpücükler=*
*turuncu sarı yeşil pembe kağıtlar beni bekler..gittim.
2 Nisan 2010 Cuma
Ocağımı Söndürdünüz Lan!
29 Mart 2010 Pazartesi
Luci'den Sinsice Çalınanlar!
24 Mart 2010 Çarşamba
Pişt!
by Scotti Wilson
Neşeli Ol ki Şen Kalasın!!
(6,4 saniyelik bir sakinleşme süresinin ardından)
(Küsüratlı rakamı da çakarım)
En son yazıya bakıyorum; bahar geliyo, sokağa koşun gibi galeyana getirici bir post olmuş. Efenim bilinsin ki Ankara denen şerefsiz her sene olduğu gibi Mart ayında ucundan güneşi gösterip, bizleri sokağa döküp verdi soğuğun gözüne gözüne. Ayın ilk günlerindeki şahane olan hava bi süre yerini Ocak’da görmediğimiz soğuğa bıraktı. Her yıl klasikleşen “bakalım kediler nasıl çiftleşiyor, çiftleşmeden önce erkek kedi dişisine nasıl bir aşk dansı yapıyor” temalı sokak gözlemlerimi bile yapamadım. Öyle soğuktu yani (Blogda sonu gelmez geyik: Hava Durumu). Neyse ki gecenin gündüze denk olduğu 21 Mart gününün ardından (Zenana’dan pratik ilkokul bilgileri) harbiden güzelleşti havalar. Bugün sigara almaya çıkınca bi baktım resmen gelmiş bahar, bildiğin şortla gezilme havası. Hayır dışarı çıkmamı gerektirecek bi durumda yok. Aradım arkadaşımı buluşalım hava şahane diyerek, ancak bu güne dek duyduğum en sağlam bahaneyle karşılaştım: “Türkmenistan’a gidiyorum!” Saygı duyarak inceden biraz da tırsarak durumu kabullendim ve dışarı çıkma isteğim içime kaçtı.
Dedim madem çıkmıyorum sıcacık yuvamı tertip düzene sokarak sıcaklığına sıcaklık katayım. Geçen hafta annem ve babamın teşrifinin ardından ev zaten bal dök yala kıvamında, gittiklerinden beri Mr. Muscle oldum evin içinde. Çocukken Mişel Fayfır’ın bi filmini izlemiştim. Serserilik ve çakallıkla ün salmış öğrencilerin olduğu Güney Dakota Endüstri Meslek Lisesi’ne tayini çıkan Mişel, çakalları yola getirmek için tüm sınıfa ilk dersten 5 veriyordu( Ey Plas veriyordu anlayın işte[a+]). O güne kadar hiç not olarak 5 almamış bebelerin bazıları da canını dişine takıp ders çalışmaya başlıyordu. Tabi elebaşları “süt mü oldunuz la bi kere 5 alınca” diyerek, bu düzelmeye meyilli ekibe gerekli ayarı çekiyordu ancak sonrasında en süt en efendi herifte o oluyordu( ya da ölüyo muydu acep?) Hatta aynı senaryonun Gülşen Bubikoğlu’yla Türk dizileri içinde yer almışlığı da vardır( hafızamı zikeyim). Neyse işte bende aynı bu havadan 5 almış öğrencilerin mantığıyla tertemiz evimin bu düzenini bi ömür sürdürme çabasındayım. Yerlere saçılmasın diyerek kül tablalarını zamanında boşaltıyor, yediğim yemeğin tabağını itinayla makinaya yerleştiriyorum. Blogu annem okuyo olsa eminim gözlerinde tomurcuklar birikirdi şu an. O yüzden buradan ulusa sesleniş mahiyetinde uyarıda bulunayım; bu eve gelip, evi dağıtmaya yönelik en ufak eğilimi olan bir kişi sezdiğim dakika, üşenmem bahsettiğim filmi indirir, üç kere üst üste izletirim. Bu denli ciddiyim. Ayrıca önceki hafta bu eve poker bahanesiyle gelip, her yere bira döküp , yerleri izmarit manyağı yapan ve hatta ben uyuduktan sonra içi dolu bardağı yere düşürüp kırmak münasebetiyle ortalığım amua koyan biricik dostlarıma da “ağzınıza zıçayım gebeşler” demek isterim. Hayır ben yatarken o kadar fena değildi ortalık, ben uyuduktan sonra alem yapıp beni mi çağırmadılar acaba diye düşünüp iyice sinirleniyorum.
Neyse efenim amaç gönüllerin bir olması, blogun yazısız kalmaması. Yoksa inanın neden bahsettin şunca yazı boyu deseniz bi Mişel derim başka da bir şey hatırlamam. O denli araya karışık bi yazı oldu. Mazur görün, öperim.
2 Mart 2010 Salı
Sokağaaaaaaa!!!
Ankara'da hava bugün çok güzeldi önümüzde ki üç gün devam edecek bu şahanelik.Bahar inceden hissettirmeye başladı kendini.Ben garantici olduğum için halen botlarım ayağımda dolaşıyorum ama normal bireyler çoktan konservelerini, spor ayakkabılarını giymişler ayaklarına. O zaman hadi koçlar, hadi yiğitlerim sokağaaaaaa!! Barların bahçeleri açılmış bizi bekler!!!!!
26 Şubat 2010 Cuma
Feysbuk Feysbuk Her Gün Aradım Durdum!
Yorumlar/Yorumcular:
İnteraktif bir zik olmasından dolayı feysbukcan’ın her yerine her şeyine yorum yapılabiliyor. Bunların içinde şüphesiz en sinir bozucu olanlar birbirlerinin fotoğrafları altına yorum yapan “hanimişte hanimiş” mantığındaki hanım arkadaşlar.“Ayy Sibeaal çok tatlı çıkmışsın fıstığım!!Dikkat et kaparlar seni kıı :D:D:D” bu asab bozucu eylemin en sade örneğidir.Ya da Sibel nerden bulmuşsa Nicole Kidman’la fotoğraf çektirmiş(N.K. burada örnektir,öyle bir arkadaşa sahip değilim) altına dayamışlar yorumu “sen daha güzelsin ashkuuummm:D:D” Nah daha güzel. O “ashkuum” yarın gider bebişim olur, tontişim olur, minnoşum olur, börtüm böcüüm, gurbet vatan sıla hasretim, topraam bile olur. Benim bu yorumlardan anladığım Sibel güzel bir kızsa>aramızda çekememezlik yok mesajı vermek, eğer kaknem, çirkin bi hatunsa> zaten gönül rahatlığıyla bebiş, tontiş denilebilir, zararsızdır. Bu yazı olabildiğince subjektif bir yazı olduğundan kimsenin alınmamasını tavsiye ediyorum, yoksa birileri için tontişliği ifade eden bir Sibel vardır muhakkak.
Sibel’e tontiş derse yanlış anlaşılacağını düşünen erkek zihniyeti ise olaya farklı açıdan yaklaşır ve çok şahane çıktığı iddia edilen Sibel’in fotoğrafının altına “Ee kim çekti?” gibi bir daha karşılaşırsam yorum sahibine ıslak odunla dalacağım beni sinir hastası eden yorumu yapar. Lan güzel olan Sibel, fotojenik olan Sibel, zaten büyük ihtimalle beni şurada bi çeksene diye makinayı eline Sibel verdi, e sen ne bok yemeye sadece bi deklanşöre bastın diye övgüden nasiplenmeye çalışıyorsun? Yalnız sembolik bi isim olarak seçtiğim ve sinir dolduğum Sibel sanki tüm bu olaylar içinde en masum kişi gibi gelmeye başladı birden. Ama yok acımamak lazım Sibel’e de, zağar gibi mal gibi arkadaş çevresi edinmiş zamanında hak ediyor tüm bunları.
Birde her boka kopan ya da ayırt etmeden alayını yiyen yorumcular var. Karakterimiz Sibel zaten arkadaş çevresinden anlayacağımız üzere sürekli kedi/köpekli ve bebekli videolar paylaşan ömür törpüsü bir insan. Paylaştığı, kedinin yataktan düşmeli videosuyla “Ayh koptum”,”zahaha yarıldım” yorumları alıyor başını gidiyor. Yahu bi kopmayın bi yarılmayın, bi efendi gibi belli edin beğeninizi! Ama yook illa bi abartacak o, yoksa nasıl belli edecek en çok sevenin o olduğuna? Ya da Allahın belası Sibel(yazdıkça sinire kestim haa) parmak şıklatınca sırıtan bir bebeğin videosuyla sahne alıp sabırları zorlamaya devam edecek ve müritleri daha dakika geçmeden “Ayh yerimmm!!” ,”Soytarı içime sokarım seniii!!” gibi yorumlar yapacak.Yuh hayvan yavaş ol , bi kere Türkçe esnek bi dil neyi içine sokuyorsun öyle? Ya da erkeklerin bilinçaltına çağrışımla mesaj yollayacak kadar zekisin de bizi mi yiyorsun? Sürekli bunları paylaşıp duran Sibel’in de bu kısa vadeli beğenilme durumu hoşuna gidiyor ve ne zaman feysbuku açsanız ana sayfanızda Sibel’in kopma/yeme tavsiyesinde bulunduğu videoları görüyorsunuz.
Yazının bu kısmında ise Sibel’e biraz huzur verip, medeniyete ayak uyduramamış yurdum erkeğini konu edinmeye başlayacağız(Sosyoloji programı yapıyorsun di mi, o nası giriş lan?). Olayın özeti şudur ki: Türk erkeği uçana kaçana sarkar, dil farkı ,zaman mekan onun için önemli değildir , arkanızı kollayın. Bir örnekle açıklamak gerekirse:
Vatan millet Sakarya mottosuyla yetiştirilen Filiz kızımız Türk gençlerini çağırarak kendi kaşınmış bunu belirtmek istiyorum. Yalnız verdiğim örnek fazla çarpıcı oldu o yüzden bu konu hakkında fazlaca yazacağım olmasına rağmen “yarıldığım” için kısa kesmeye karar verdim. Sadece şunu söyleyeyim, feysbukta istisnasız her grupta araya serpilmiş, libidosu yüksek bi Türk genci bulabilirsiniz. Bunu teyit ediyorum size.
TO BE CONTINUED…
22 Şubat 2010 Pazartesi
15 Şubat 2010 Pazartesi
2 Şubat 2010 Salı
KüçükPrensAslındaÇokBüyüktü..(1)
Sakin..!
6 Ocak 2010 Çarşamba
Yass Doğmuş!
Not: Blogun son vaziyeti: Önemli günler ve haftalar kutlanan , interaktif mecra. En son yılbaşı kutlamışız şimdi doğum günü ama sen dur sevgili okur daha bitmedi.